26 Mayıs 2013 Pazar

HER ZAMAN GÜLÜMSE !!!

Eski yazılarım arasından buldum 20 mayıs 2011 tarihinde yazmışım .
 Herzaman gülümseyebilir mi insan?
Yoksa herzaman gülümseyen insan samimi gelmez mi ?
Peki ..
Her yeni gün gülümseyebilceğimizi düşünüp başlasak.
Ne olursa olsun gülümseyecek bir şeyler bulup devam etsek yola. 
Sabah denilen bir günaydın sözcüğü mesela tebbessum oluştursa 
Yada
İlk karşılaştığımız insana gülümseyerek baksak .
Hayatı kendimize güzel yapan biz değilmiyiz ?
Eee madem öyle!!!
Neden gülümseyerek başlamıyoruz güne
İnandığımız ve asla yolunda pes etmediğimiz bir hayat göruşumuz olsun 
"Her zaman gülümse " sözcüğü bize 
Ne dersiniz!!!

7 Kasım 2012 Çarşamba

Tekrar çocuk olsak !!!

Çocukken; her şeyin sahibi olmak için büyümek isterdik... Büyüdük... Şimdi her şeyden uzaklaşmak için hep çocuk kalmak istiyoruz!!!

26 Eylül 2012 Çarşamba

10 DİLEK !!!

Çok sevdiğim bir diziden etkilenip kendime bir mektup yazmıştım 14 eylül 2011 de  içinde tam 1 yıl sonra olmasını istediğim 10 dilek yazdım zarfı kapamıştım sadece yazdığım bir dileği hatırlıyordum o kadar geri kalan 9 tanesinden bir haberdim yazıp kapamıştım zarfı gün geldi 14 eylüle 2012 yani  tam bir yıl sonra kendime yazdığım 10 dileği okudum ve içinden sadece 2 sini gerçekleştirememişim geri kalan 8'ini gerçekleştirmişim meğer . Şimdi size yazdığım 10 dileği yazıyorum..
1- X sevgilimle evlenme kararı alacağım.
2-Borçlarım bitmiş ve param olmuş olacak.
3-Yurt dışı seyahati yapmış olacağım.
4-Sosyoloji 2. sınıfına geçmiş olacağım.
5-Sağlık sorunum olamayacak .
6-Kilo vermiş ve fit gözükeceğim
7-Bu yıldan çok daha güzel bir yıl yaşayacağım.
8-Takıntılarımdan kurtulmuş olacağım.
9-Türkiye de gitmediğim bir şehre gideceğim.
10-İhtiyacı olan birine gerçekten yardım edeceğim.
Yürekten ve gerçekten istersek hayallerimizin gerçekleşmeme ihtimali yok alın size benden yaşanmış bizzat gerçek bir örnek !!!

1 Haziran 2012 Cuma

Kimse üstüne alınmasın !!!!

Gidiyorum senden.
Gitmek istediğim için değil.
Gitme zamanım geldiğinden
Gitmem gerektiğinden..
Her geçen gün aşık olurken sana !!!
Kalamam Kalmamalıyım.
Uzaktan daha az canım yanar..
Daha az kırılır kalbim..
Gitmem gerek senden..
Her şey kötü olmadan
Büyü bozulmadan..
Rüyadan uyandırılmadan..
Kabusa Dönüşmeden AŞKIN!!!
Gidiyorum senden...

16 Nisan 2012 Pazartesi

Bırak Anlam Aramayı Sadece Hissetiklerini Yaşa !!!

Zamanı kaybetmeden yaşamak
Derler ki yaptığımız her şeyin bir anlamı varmış..
Duygularımızın...
Hissettiklerimizin..
Üzüntülerimizin.
Aşklarımızın..
Yaşadığımız her şeyin hatta..
Tamam hepsinin anlamı olsun buraya kadar sıkıntı yok
Sorarım size?
Dürüst olun şimdi .
Her şeyde bir anlam arayarak çok zaman kaybetmiyor muyuz peki....
Yaşadığımız anın keyfini çıkartmak yerine ona anlamlar yüklüyoruz yada
anlam arayarak geçiyoruz
Belki de yanlış anlamlar yüklüyoruz fark etmiyoruz tabi o an, sonrasında hayal kırıklıklarına uğradığımızda yada istediğimiz anlamlar çıkmadığında iş işten geçmiş oluyor.
Neden sadece anın getirdiği aşkı,tutkuyu,heyecanı,mutluluğu,üzüntünün ve bir çok şeyin  bize getirdiği hisleri anlam aramadan sadece hissetiğimiz şekilde yaşamıyoruz sadece.

31 Mart 2012 Cumartesi

Kim yazmışsa güzel yazmış hep söylerim

Benim Kırgınlığım Aşka


Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç
bir şeyimiz yok.
Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana
sesleniyorum,
seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı
rafa kaldırdım,
sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum...
Cümlelerimi kısalttım,
kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen
dudaklarımda...

Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de,

engel olamadım gurursuz
ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hoş tutmak
istiyorum,
imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor... Bir çocuk
gibi
isteklerimi bastıramıyorum... Çalmayan telefonuma elim
gidiyor,
sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya
çalışıyorum... Bende olan seni,
hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de,
sendeki benin
nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir
sıkıntıyla merak ediyorum...

İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık

umursamıyorum!
Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor
her tarafımı...
Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan
usanmayacağım
anılarım dışında... Isınabilmek için onlara
sarılıyorum...
Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben
görmemeye
çalışıyorum... Düşler uzak gibi görünüyordu ama
yakındı...

Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç

desem kapatacaksın
ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım
ama bakmadım
falıma... Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki
hüzün bile seni özlemiş
itiraf etti sonunda... Düşüncelerim gururlu,
hayallerim ve sevdam değil...
Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım,
susturacaktım içimdeki isyanı,
kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım
yüreğini,
sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş
olmuşum gibi,
dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin
belki de gelmeye de
hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı
anladığımda ağlıyordum...

Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu

düşünürken, şimdi
ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve
sevgimi anlatıyormuş
gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu
senin gidişin gösterdi bana...
Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm
insanda, denizde,
gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde
olabilmeyi...
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin
ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum
sevdana...

Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini

sandım... Ayak uyduramadım
yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü
konduramadım...

Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran

dokunuşlarında kendini bulan... Ama! En çok da
imkânsızın oldum...

Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum...

İnanamadığın, Yenemediğin,
üzerinden atlayamadığın korkuların oldum... Ağladığın,
bağırdığın ya da
sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların,
birikmişliğin oldum...
Yüreğindeki ben olmak isterken yüreğine sığınan
ve tozlanacak olan
bir anı oldum... Haketmediklerin, artık yeter
dediklerin ve herşeyin olmak isterken
belki de hiçbir şeyin oldum... Söylesene ben gerçekten
senin neyin oldum?
Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım,
sana geldim...
Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir
miydim?

Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir

mevsim yaşanan
ama bir ömür gibi gelen aşk... Kalbime henüz
söyleyemedim gittiğini,
öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum... Seni
halen
benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa
yalan söylüyorum...
Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama
sesinin uzak yolların
sonunda olması acıtıyor içimi... Suskunluğun en büyük
silahındı,
suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan
unutulmak...

Söylesene unutulmak kime yakışıyor?

Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor ...

Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan

olmak
sende daha güzel duruyor... Görüyorsun işte, aşk'a ve
sana ihanet etmiyorum
benim kırgınlığım aşk'a... Sen üstüne alındın...

23 Mart 2012 Cuma

Benim Babam !!!!

Her zaman çok farklı bir bağımız olmuştur babamla benim aramada her zaman .
Ve bir sürü anı !!!!
    Doğum günüm 4 yaşıma basıyorum sanırım  diyeceksin ne hafıza var sende, aslında hepsi hafıza değil fotoğraflar ,anlatılanlar ve tabi ki bende ufacık bir hatıra kısmı  ama ilk gün ki gibi yaşamışım hissi de var oda cabası . Pasta kesilir yemekler yenir falan evde tam bir karnaval havası prenses elbisesi giymişim  her zamanki gibi. Doğum gününün en önemli anına tabi ki bu nedir nedir? hediye kısmı şimdi burada durup millet ne almıştı onları yazmayaıcağım konu babam ..Kendisi koca bir paketle salona girdi bendeki ifade acaba içinde ne var açmaya başladım kağıtlarlara sarılı aç aç bitmiyor meğer benim çatlak baba kare çikolatayı al kocaman paket yap ama öyle güzeldi ki babam sonuçta çok mutlu olmuştum :)))
    Annem babam yeni ayrılmış 6 yaşına girmiş olabilirimde olmayabilirimde pek emin değilim :)) Rizeye gitmişiz annemle o zamanlar söz hakkım yok tabi nereye giderse anneyle gitmek zorundasın.Babamda o ara rizede ya da biz gittik diye oda geldi okadarını bilmiyorum sadece rize de köy evinde babamla yaptığımız şunu hatırlıyorum çılgınlar gibi bağırıyoruz balkondayız dağların arasında kalan küçücük bır ev ve siz düşünün gerisini o sesler nasıl yankılanıyor  amaçsızca kelime falan yok bildiğin bağırıyoruz. Şimdi yazarken bile canım istedi öyle tekrar gidip bağırmak benim cesaretim olmaz ama benim babam süper işte bak bana müthiş bir anı yaşatmış işte daha küçücükken bile !!!!
    Gene hatırlarım minibüste şımarıklığım yüzünden yaptığımız kahkahaları bir keresinde minibüs şoförü azarlamıştı bizi yani babamı aslında mileti rahatsız ediyorduk çünkü. :))) Ama biz çok eğleniyorduk kesin ondan kıskandılar biliyorum ben....
    Bikeresinde de  ilkokula gittiğim bir dönem hatta 1. sınıf okuma bayramımızın ertesi haftası sanırım resimlerimi çıkmış babama gösteriyorum vapurdayız bir şeyden inatlaştık rüzgar bize alın siz mi paylaşamazsınız resmi o zaman  bende alırım onu denize veririm dermişçesine denize uçmuştu tabi şimdiki gibi kolayda basılmıyor resim negatıfınden bulacaksın da bastıracaksında ölme eşeğim ölme güzelim fotoğrafı bir daha asla göremedik .  Hala babam der senin inadın yüzünden gitti resim balıklara ..
    Benim babam super baba diyorumda boşuna demiyorum ki ilk sinemaya onunla gittim mesela ben Pocahontas filmiydi hatta . Film arasında babam ihtiyaç molası  için salondan çıkar  ikinci yarı başlar 5 dakika geçer 10 dakika geçer(yada bana öyle gelir bilmiyorum:) bendeki panik paha biçilemez derecede aha babam beni burada bıraktı geri gelmeyecek :))) Meğer kıyamam köfte ekmek almaya gitmiş bize ama asıl sorun köfte ekmek acı ben daha kuçuğum ne yerim acı (sanki şimdi yermişim gibi :)
   Sonra gene bir yaz ben küçükyalıda babamlardayım yaz tatili tabi ki başka nerede olacağım bizim dönemimizde çocuklar eşyalarını satardı neyse biz önceleri gruptuk sonra anlaşamadık herkes kendi satış tezgahını açmaya başladı bizim kızlardan iki kardeş fındık satmaya başladı babamda gidip onlardan fındık aldı die konuşmamıştım onunla bir kaç gün burnundan getirmiştim mesela..
Ta bi zaman geçti 2005 sanırım hatırlamıyorum ama çok yakın geçmiş değil olması mümkün değil zaten cadde de  bir arkadaşla maç seyrediyoruz şimdi çok hatırlayamıyorumda ya GALATASARAY fenerbahçe maçı fenerbahçe şampiyon oldu o yıl yada ikisinindi ayrı ayrı maçı var işte yenen  kupayı alacak neyse bir şey fark etmiyor sonuç olarak o sene maalesef fenev şampiyon olur ben bir GALATASARAY'lı olarak kaldım orada mahsur cadde yani adamların mekanı kız da fenerli neyse detaya gerek yok o ara babam arar sesleri duyar bana seni evlatlıktan ret ediyorum sen bana bunca zamandır yalan mı söyledin fenerli misin sen diyip o kızgınlıkla bağırdı ve telefonu kapadı 2 yada 3 gun konuşmamıştı benle sonrasında .Benim tek suçum cadde de maçı izlemek olmuştu oysaki....
   Bir kış günü gene ben ilkokula gidiyorum babam beni almış annemden karşıdan küçükyalıya doğru gidiyoruz Şöyle bir anlaşmamız vardı; çocuk aklı işte o zamanlar kandırmıştı babam beni
 kışın otobüsle köprüden gideceğiz(yani üst yolu kullanacağız) yazın ise tren vapur (alt yolu kullanacağız ::)),neyse kara kış biz bindik şu topkapı tuzla otobüslerine arkamızda bir aile otuyor bebekleri var kucağında ee sonuçta bebek kusar bu da sen kalk babamın ensesine doğru kus çok uzatmayacağım bebeğin babası suçlu olmasına rağmen babam neden ensesine baktı efendim die babama sağlam bir yumruk sallamıştı birde üstüne şoför onları kovacakken otobüsten onların bebeği var die bizi kovmuştu  tam bir macera tabi bunlar bana daha ilkokula giderken olmuş düşünün:))) Birde babam durduk yere yumruk yedi  bende ki travma etkisini  canlandırın :)
   Ben boşuna demiyorum benim babam süper diye size.
Üniversitede edirne de okuyorum telefonda arayan bizim peder bende ki tepki uhf baba ne die ararsın telefonu açar konuşurum sonrasında kendimi postanede bulurum meğer altılı vurmuş babam bana da pay gönderiyor afiyetle beraber harcayalım die.
   Daha nicelerini yazarım babam hakkında anı bunların çoğu yüzümü en çok gülümsetenler..
   Ben aslında bir şizofren babanın kızıyım babamdan bir gün olsun utanmadım asla onu yargılamadım. Hem sorarım size bana  bu kadar çok şey yaşatmış adamı ben kendi elinde olmayan bir hastalıktan dolayı nasıl suçlar onu sevmekten vazgeçer dışlarım ki.
Oda her baba gibi aslında aynı korumacı tavırlar aynı kıskançlıklar aynı sahiplenmeler kızının başarılı olması vs diye. Kendine zararı onun öyle geniş bir yüreği var ki hiç birimiz anlayamayız onu o kadar çok şeyi aynı anda düşünüyor ki o kadar duygusal ki düşünsenize ister miydiniz hiç böyle olmayı?. Ama ben şanslıyım işte onunla süper eğlenceli anılarım var, hemde en küçüklüğümden beri her biri aklıma gelince kocaman bir tebessüm uyandırıyor bana. Ve her yeni günde yeni anılar katılıyoruz anılarımıza...
Benim babam süper diye boşuna demiyorum . Herkesten daha çok seviyor beni herkesten daha çok güveniyor herkesten daha çok ihtiyacı var bana .


BEN ŞANSLIYIM BENİM BABAM SÜPER BİR BABA ÇÜNKÜ !!!!